25 Aralık 2014 Perşembe

Ölü Adamın Kıraathanesi


Ölü adamın kıraathanesinde
Yalnızlıkla demlenmiş çay içiyorum iki bardak
Şekersiz
Hayal kırıklarımı süpürüyorum kıraathanenin en köşesinde
Gözlerimden yağmur taneleri düşüyor
Karla karışık
Bulutların görevini ben yapıyorum bu gün
Ağlamaktan kan çanağına dönmüş gözlerimle.

Ellerim senin ellerin yokken bir fatiha okuyor kendine
Sessizce
Elveda okuyor dudaklarım yine
Merhaba çakıyor gülüşlerine.
Ölü adamın kıraathanesinin arka sokağında
Sonra,ölüm kalbimi deşiyor bıçağıyla.
Sonra,sen kopuyorsun içimden.
Üzgünüm,ölüyorum sokağın başında
Ve ruhum karışıyor yalnızlığa.

Tekrar dönüyorum sonra
Ölü adamın kıraathanesine
Bir çay daha söylüyorum
Bu sefer şekerli
Düşsüz düşüyorum yere.
İki polis giriyor kıraathaneye
Polislere şunları diyorum;
“Tutuklayın sözlerimi.
Çünkü onun kalbine harekettir sözlerim.
Hakaret davasından yargılayın sözlerimi.
Fakat o hiçbir zaman hak etmişti bu sözleri.
Asın sözlerimi.
Hiçbir yararı yok nasıl olsa.
Zaten her sözüm harekettir ona.”

Gülüp geçiyorlar yanımdan
Deli damgası yiyorum alnımın çatına
Morg bekçisi gibiyim
Kalbimin ıssız bir köşesinde
Sigaramla birlikte.
Buralar biraz soğuk
Gelirken kalın giyinin.
Üşütürsünüz maazallah.
Şimdi kalbimin ıssız bir köşesinde
Sigaramla birlikte.
Masanın üstündeki silahı alıp dayıyorum kafama
Hiç tereddüt etmeden sıkıyorum.
Ölüyorum.
Ve gözlerimden düşen yaş
Yılın son yağmuru oluyor.
Yalnızlığın en duygusuz anların’dayım
Ölüyüm.
Ve kalbim artık saydam
Gittiğinden beri.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder