23 Nisan 2015 Perşembe

Kaybettikçe Daha Çok Seviyoruz

kalbim kabir azabı gibi bir acı duyarken derinden
dudaklardan kirli sözler dökülürken
bitap düşmüş bedenim ve çizgili yüzümle
yürüyorum Karadeniz'e, Rize'ye, Çayeli'ne
selamlıyorum Turgut'u, Attila ve Cemal'ı
şiirlerde arıyorum seni
yirmilik aşk sancım başlarken 
tüm kanlı kağıtlar yere düşerken
çilingir sofrasında bıraktığım dostlarımla
bir düş sabahında
uçamazken tüm melekler
ney sesleri küfür ediyordu resmen yan evden kulağıma doğru
bir garibim bugün, ufukta ölüm mü ne var
yoksa her ayrılıkta yaşadığım intihar belirtisi mi?
bileklerdeki çizikler, boyundaki ip izi
tabanca... ben o sesi sevmem ki
ben seni sevdim, ama ölümü de sevdim
Azrail'in elindeki tırpanı... gerçekten tırpanı var mı merak ediyorum


şimdi ölmeyi istemek
kirli mısralarda cenneti gördüğüm gülüşlerini aramak gibi
yokluğunda tüm şairleri hiçe sayarak
astığım tüm ilham perileri için üzgünüm
keşke kalsaydın da kokunu unutmasaydım
el sallasaydım denize karşı
güneşi içseydim memleketimden insan manzaralarına bakakalmışken
herkesin sevgisine karşılık bulabileceği bi dünya olsaydı
gök yerle buluşabilseydi
şuan her şey farklı olurdu
ama unutmayalım ki kaybettikçe daha çok seviyoruz
inkar etsek bile.




Hazar AT



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder