19 Nisan 2015 Pazar

Duygusuz Ruhsuzluk Anları

Belki kitaplar yazmadım senin için... Şiirler yazmışlığım var, evet senin için fazla mürekkep ve kağıt harcadım. Ama az da olsa soğuk sonbahar akşamlarında ısınmasını da bildim. Sevmesini bildim mi? Bildim de yanlış olabileceğini bilemedim. Gözüm kör, kulağım sağır, ağzım dilsiz kalmıştı. Bir Mecnun gibi mi? Hayır, hiçbir zaman yüksek mertebe de gözüm olmadı. Gözüm hep alt tabaka'daydı...

Belki de kibrimiz olmasaydı; hep güzelini aramasaydık... Gözün güzel dedikten sonra diğerlerini dinlemeseydin, şuan açılabilseydin, çulsuz olmasaydın... Gene de gözlerinin içine bakarak "sana sevgimi getirdim, paylaşalım mı?" diyebilseydin, gitmeseydi belki şair olmanı sağlayan o yara bugün kabuk olmayacaktı. Mutlu olacaktın, ama yazarken de mutlu olabilirsin düşünürken de... Gülüşünü de unutamayaksın... Unutma abicim unutma! O bir ihtiyaç yüreğine, kalemine, kağıdına... Dua et ki hep gülsün, senin kağıdın ıslak olsun fark etmez. Bırak gözlerinin içi parıldasın...

Bir geçmişin var senin, dön arkana bak... Belki kıçı kırık bir geminin kaptanı olamadın ama bir şeyleri ortaya çıkardın. Bak, hala arkan dolu... Ben ne insanlar gördüm; arkaları bomboştu, önleri içinden çıkılmayan bir bataklık...

Ben yazar da olamadım bazıları gibi, metro da terliklerimle oturup kitap okuduğum için dalga geçilen olmadım. Olsaydım; utanırdım, kızardım, sıkılırdım, bağırıp göğü korkuturdum öcümü almak için... Ama gene de insan olurdum, bazıları için bir şey etmese de bu cümlem...

Aşk için en iğrenç tanımı şuan yapabilirim burada... Ama içimden demek gelmiyor bir türlü. O kadar yara aldım ki bülbül ötmek de zorlanıyor. Çok hırpalandı be abicim çok... Başkası olsa ölür. Kanadını öbür tarafa çırpar ve dönmez geriye... İşte o an bi sessizlik dört yanı deniz kesilir.
Ve bir soğuk sonbahar akşamının ardından bir ses gelir kulağına... Umudun sesi olsun istersin, olmaz... İşte bu yüzden bütün mesela olmak ya da olmamak üzerine kurulu bu kavgada...

Şimdi aramızda koca bir küresel ısınma var, benim bile söndüremediğim...




Hazar AT


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder